Yargılama kadar uzun sürmeyen, tarafların istediği hukuki çözümü sağlayan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi düşünülecekse akla önce arabuluculuk gelmelidir. Hele ki ticari bir uyuşmazlık söz konusu ise zamanın ne kadar önemli olduğundan söz etmeye gerek dahi yoktur. Günümüz ekonomik koşullarında, bugün kazanılan 10TL bir hafta sonra kazanılma ihtimali olan 100TL’den daha kıymetlidir. Bunu bilen her basiretli tacirin, en hızlı şekilde en etkili çözüme kavuşma arzusu doğal karşılanacaktır.
Uyuşmazlıkların, bilhassa da ticari uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözülmesinin birçok avantajı vardır. Rekabetin yüksek olduğu ticari hayatta, ticari sırların korunması büyük önem arz etmektedir. Arabuluculuk yolu, kanun gereği gizlilik ilkesine uygun olarak yürütüldüğünden, özellikle ticari sırların istenmeyen kişiler tarafından bilinmesinin önüne geçilmesini sağlamaktadır. Tarafların kendilerine en uygun çözümü üretebilmelerine olanak tanıyan, esnek bir süreçtir. Mahkemede, davanın kabulü ya da reddi gibi kanunun koyduğu sınırlar çerçevesinde bir sonuca ulaşılabilecekken; arabuluculukta, örneğin cari hesaptan doğan alacağın, nakit sıkıntısı çeken borçlu firmadan hizmet alınması suretiyle tahsili konusunda anlaşma sağlanabilecektir. Bu gibi çözümler aynı zamanda ticari ilişkinin devamını sağladığı gibi dolaylı olarak ekonominin kalkınmasına da fayda sağlayacaktır. Arabuluculuk zamandan tasarruf da sağlamaktadır. Mahkeme yargısı, gerek iş yoğunluğu gerekse uyulması gereken hukuki prosedürler gereği uzun sürmektedir. Oysa arabuluculukta daha kısa sürede çözüme ulaşılabilmesi mümkündür.
Alacağın tahsili için açılan icra takiplerinde yahut davalarda, alacak miktarıyla orantılı harçlar yatırılmaktadır. Bilirkişi masrafı, keşif harcı gibi birçok kalem, yargılama gideri olarak, alacaklı olduğunu düşünen tarafça peşinen karşılanmaktadır. Oysa arabuluculukta bu gibi harçlar ödenmemektedir. Yani az maliyetle, kısa sürede, mahkeme kararı kuvvetinde bir belgeye sahip olmak mümkündür. En az maliyetle en iyi çözüme ulaşmak için arabuluculuk yolu oldukça iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ticari uyuşmazlıklardan bir kısmı için dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu iken diğer bazı alanlarda ihtiyari olarak da başvurulabilir. Mevzuatımıza göre ticari alacak davaları için arabuluculuk yoluna başvurmak şarttır. Örneğin, faturaya, çeke, bonoya ya da mal alım satım sözleşmesine dayalı alacak talebiyle açılacak bir davada öncelikle arabulucuya başvurmak gerekmektedir. Alım-satım komisyonculuğu, yayın sözleşmesi, rekabet yasağı, kredi mektubu ve kredi emri uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartıdır. Ayrıca her iki tarafın tacir olduğu ve tarafların ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklarda da arabuluculuk dava şartıdır. Çok sayıda ticari uyuşmazlık için bu yol dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Arabuluculuk sürecinde taraflar kendilerini avukatları ile temsil edebilirler. Arabulucunun da taraf avukatlarının da arabuluculuk konusunda tecrübeli olması, uyuşmazlığın çözülmesinde öneme sahiptir. Arabuluculuk sonunda düzenlenen anlaşma tutanağının taraflar, avukatları ve arabulucu tarafından imzalanması halinde, bu belge doğrudan mahkeme kararı niteliği taşıyacaktır. Yani süreç sonunda düzenlenen anlaşma belgesinin icrası için mahkemeden ayrıca bir onay kararı (icra edilebilirlik şerhi) alınması gerekmeyecektir. Bu nedenle tarafların sürece avukatları ile katılması yararlarına olacaktır. Arabuluculuk, müzakere stratejilerine hakim ve alanında uzman olan avukatlar eşliğinde yürütüldüğünde, kısa sürede taraf iradelerine uygun çözümler üretilmesine imkan vermektedir. Taraflar kendi iradeleri ile bir anlaşmaya vardıklarından, anlaşmaya uygun davranma eğilimleri de yüksek olacaktır. Arabuluculuğun sağladığı avantajların farkında olup uygun stratejiyle hareket eden taraf süreçten hızlıca, karlı olarak ayrılacaktır.
