Kişiler ya da şirketler, marka tescili yaptırmak zorunda değildir. Ancak, marka tescili, marka üzerindeki hakları ispatlamaya ve marka ihlalini engellemeye yaramaktadır. Bu nedenle kullanılmakta olan markanın tescil edilmesi önemli ve gereklidir.
Marka tescilinden doğan haklar, münhasıran marka sahibine aittir. Bu da şu anlama gelir ki, markanın tescili, sahibine, markanın aynısının ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerinin, başkaları tarafından kullanılmasını engelleme hakkı verir.
Marka sahibinin izni olmadan;
- Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal ve hizmetleri kullanılması
- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
- Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması
marka hakkına tecavüz anlamına gelir ve marka sahibi bu eylemlerin önlenmesini isteyebilir.
Hak sahibi olmayan bir kimse ya da şirket, tescilli bir markayı, ticaret alanında, mal veya ambalajı üzerine koymuşsa, marka sahibi bu eylemin yasaklanmasını isteyebilecektir.
Marka koruması kapsamında kalan haller bunlarla sınırlı değildir. Daha birçok eylem, marka koruması kapsamındadır. Önemle belirtmek gerekir ki, tüm bu korumalardan yararlanmak için markanın tescil edilmesi gerekmektedir.