Yabancı mahkemelerce verilen kararların Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurabilmesi, milletlerarası usul hukukunun temel konularından biri olup, bu husus 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 50 ve devamı maddelerinde tanıma ve tenfiz kurumları çerçevesinde düzenlenmiştir. Tanıma ve tenfiz, kural olarak, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için yargı mercilerinden alınacak bir karar ile mümkündür. Bunun istisnaları sınırlı olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’na 690 sayılı KHK ile eklenen 27/A maddesi, söz konusu istisnalardan birini oluşturmaktadır.
Anılan madde, yabancı ülke mahkemeleri veya yetkili idari makamlarınca verilmiş, boşanma, evliliğin butlanı, iptali veya evliliğin mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin kararların, belirli şartlar altında mahkeme kararına gerek olmaksızın doğrudan nüfus kütüğüne tescil edilebilmesini öngörmektedir. Bu düzenleme ile, yabancı boşanma kararlarının Türkiye’de hüküm doğurabilmesi için öngörülen klasik yargısal mekanizma, belirli tür kararlar yönünden idari bir yola evrilmiştir.
Hukuki mahiyet bakımından m.27/A, tanıma-tenfiz kurumunun yerini tamamen alan bir mekanizma değil, aksine onun sınırlı bir alandaki idari ikamesi olarak değerlendirilmelidir. Zira madde hükmünde aranan “usulen kesinleşmiş olma”, “Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmama” ve “tarafların savunma haklarının korunmuş olması” koşulları, MÖHUK m.54’te yer alan tanıma-tenfiz şartları ile büyük ölçüde örtüşmektedir. Bu durum, kanun koyucunun milletlerarası usul hukukunun temel ilkelerini zedelemeden, yalnızca usul ekonomisini sağlamak ve kişisel durumlara ilişkin kararların uygulanmasını hızlandırmak amacıyla bu istisnayı öngördüğünü göstermektedir.
Madde hükmünün kapsamı, yalnızca evlilik birliğinin sona ermesine veya geçerliliğinin tespitine ilişkin yabancı kararlarla sınırlıdır. Gaiplik, ölüm kararı gibi kişisel durumları etkileyen ancak evliliğin varlığına doğrudan ilişkin olmayan kararlar bu kapsamın dışında bırakılmıştır. Bu sınırlamanın, evlilik statüsünün milletlerarası özel hukukta özel bir konuma sahip olması ve kamu düzeni denetiminin öncelikli alanlarından biri olması nedeniyle isabetli olduğu doktrinde genel kabul görmektedir.
Uygulama bakımından m.27/A, hem yargının iş yükünü azaltmakta hem de yurt dışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki medeni hâllerinin güncellenmesini hızlandırmaktadır. Bununla birlikte, maddenin öngördüğü koşulların bulunmadığı veya kararın kapsam dışında kaldığı hallerde, ilgililerin MÖHUK hükümleri uyarınca tanıma veya tenfiz davası açma zorunluluğu devam etmektedir. Dolayısıyla, m.27/A, genel tanıma-tenfiz rejimini ortadan kaldıran değil, onunla paralel şekilde varlığını sürdüren, sınırlı etkiye sahip bir özel hüküm niteliğindedir.
Normatif açıdan bakıldığında, m.27/A’nın tanıma-tenfiz kurumuna getirdiği usulî kolaylık, esasen “idari tanıma” olarak nitelendirilebilecek bir düzenleme olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’deki hukuk düzenine adaptasyonu sürecinde, yargısal denetim yerine idari denetim mekanizmasının işletilmesi bakımından, Türk milletlerarası usul hukuku bakımından önemli bir yenilik teşkil etmektedir.







